Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Siz de Gönderin...

ALİ TANYOLU

SAYGIDEĞER BAŞKANIM;HANİ PARTİMİZİN İÇİNDE KALARAK VE ESKİDEN YAPILDIĞI GİBİ KIZINCA,SİNİRLENİNCE VE EN DOĞRUSU OLAN HERHANGİ BİR UMUT KAPISI KALMAYINCA TERKEDİP GİTMEK ARTIK ÇÖZÜM DEĞİL İÇİNDE KALARAK YENİ BİRŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM DEDİĞİNİZ YAZILARINIZA BİNAEN,ATIN İÇİNİZDEKİ NEFİSLERİNİZİ VE BİRARAYA GELİN VE OCAK EFSANESİNİ BAŞLATIN.BEN O DÖNEMLER ANKARADA OCAKTA OLDUĞUM YILLAR ANAMDAN,BABAMDAN KISACA HERŞEYİMDEN DAVAM UĞRUNA VAZGEÇERİM DEMİŞTİM. ŞİMDİDE AYNI DUYGULARI BESLEMEKTEYİM.AMA SİZLER OZAMANDA AYRILIK İÇİNDEYDİNİZ ŞİMDİDE, DEĞİŞEN BİŞEY YOK.SİZLERİNDE YENİ BİRŞEYLER SÖYLEME VE EYLEME GEÇME ZAMANINIZ GELMEDİMİ.SİZLER SEKSEN SONRASI HAREKETİN BEYİN TAKIMLARINI OLUŞTURAN BAŞKAN VE YÖNETİMLERİ KUCAKLAŞIP ETRAFINIZA BİZİ KİMSE YIKAMAZ BAŞTA NEFİS VE ŞEYTAN OLMAK ÜZERE DEME VAKTİNİZ GELMEDİMİ.EMİN OLUN BİZİM İÇİN EN YENİ SÖYLEM BİR OLUP KUCAKLAŞMA OLMAKTADIR.AYRIM YAPMAKSIZIN;BÜTÜN OCAK GENEL BAŞKANLARMIZ VE YÖNETİMLERİ İSTİŞARE KURULLARI OLUŞTURARAK TEŞKİLATIN VE ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ KONUŞAN GÜNDEMİNİ BELİRLEYEN FİKİR SİSTEMİNİ KURMAK ZAMANI BUGÜN DEĞİLSE NEZAMANDIR.SİZDEN RİCAM;ALLAH HAKKI İÇİN HİÇ KONUŞMADIĞINIZ,BİRARAYA DAHİ GELMEDİĞİNİZ İNSANLARI DAHİ YILLARDIR BAŞKA SAYFALARDA BİRBİRİNİZE KARŞI YAZILAR ( BANA GÖRE SALVO ) İLE GÖNDERME YAPTIĞINIZ BEYİNLERİ BİRARAYA GETİRMENİZ.LÜTFEN DIŞARDA KİMSE KALMASIN.IZDIRABIMIZI DİNDİRİN.BEKLENTİLERİMİZİ,UMUTLARIMIZI VE HAYALLERİMİZİ YIKMAYIN.ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN İNŞALLAH.

K.Özmen

Elinize sağlık..''Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı demişsiniz''ama okudukça görüyorum ki kelimelerle deva da karılmış çoğu zaman..Eyvallah..Yalnız mümkünse bir ricam var.Yazıların sayfa düzeni sıkışık sanki.Yada ne biliyim bir problem var rahat okunamıyor.dahası okur sayfanızdaki rahat okuma imkanını bulamıyoruz.Eğer yapılabilecek bir şey varsa sadık okuyucunuz olarak ricam olsunHürmetle...Baki selamlar..

Hüseyin HATIL

İSMİYLE MÜSEMMÂ BİR AYDIN: SÂMİHA AYVERDİ Sâmiha, Türkçe’de; cömetlik, eliaçıklık olarak anlam buluyor, tıpkı Sâmiha AYVERDİ’de olduğu gibi… Dünyadan maddî hiçbir beklentisi olmayan Sâmiha AYVERDİ, ilmini, zamanını, birikimini ve maddî varlığını gelecek nesillerin kültürlü, ahlâklı ve eğitimli olmasına harcayan, gerçek bir Türk Aydınıdır. Sâmiha Ayverdi’nin adını ilk kez üniversite yıllarında “Edebî ve Mânevî Dünyası İçinde Fâtih” kitabını okuduğumda görmüştüm. Kitaba meraklı biri olarak daha sonra birçok eserini okuduğum Sâmiha AYVERDİ’yi bir yazardan öte bir münevver ve mütefekkir olarak tanımam çok sonraları olmuştur. Sâmiha AYVERDİ ve ağabeyi Ekrem Hakkı AYVERDİ öncülüğünde kurulan Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın, görev yaptığım okula ve öğrencilerimize karşı gösterdiği yakın ilgi beni, bu müesseseyi yakından tanımaya ve dolayısıyla da rahmetli Sâmiha AYVERDİ’yi özel bir ilgi ve merak ile araştırmaya, okumaya ve anlamaya sevk etti. Gerçek Aydın? sorusunun sıklıkla sorulduğu günümüzde, Sâmiha AYVERDİ’nin hayatı ve bıraktığı ölmez eserler, “gerçek aydın” sorusunun da cevabıdır aslında. Çünkü günümüz aydını, sırça köşklerden halka rağmen halkçılık yapmaya çalışırken; O, Türk Milletinin temel taşı diyebileceğimiz mânevî atmosfere eğilmiş ve toplumsal sorunları tespit etmekle kalmamış çözümün reçetesini de sunmuştur. Devletin kalbi İstanbul’da geçen çocukluğu ve ailesinin münevver şahsiyetlerden teşekkül etmesi, Onda büyük bir birikime ve felsefî bir doluluğa vesîle olmuştur. Bu birikim ve Osmanlı’nın çöküş döneminde yakından şâhit olduğu acılar, Onun kalemine de yansımış ve tarihten çıkarılması gereken dersleri hikâye ve romanlarında sunarken, makaleleri ve mektuplarıyla tespit ve tavsiyelerini ortaya koymuştur. Sadece madde olarak İstanbul’la özdeşleştirilmeye çalışılan Fâtih’i mânânın doruklarında anlatmış, işin uzmanı olanların dışında, Anadolu Halkının henüz gönül penceresini açmadığı Yunus Emre’ye, Mevlâna’ya karşı gönül perdelerimizi aralamış, edebî ve tarihî bir çok şahsiyeti akıl ve kalp gözümüze sunmuştur. Bir edebiyatçı olarak Türkçe’yi çok iyi kullanan Sâmiha AYVERDİ, yazmak sanatında zirve yaparken, iyi bir okuyucu olarak da kıymetli yazıları göz önüne sermeyi, yeni yazarları yüreklendirmeyi, iyi kalemleri desteklemeyi ihmal etmemiştir. Yaşadığı devrin önemli dergilerinde (Büyük Doğu, Türk Yurdu, Türk Kadını, Hür Adam) makaleleri yayınlanmış, eserleri yabancı dillere çevrilmiş, yerli-yabancı bir çok yazar tarafından hakkında yazılar yazılmıştır. Hakkında yazılan yazılarda kullanılan "Mistik bir kadın yazar", "Sâmiha Ana", "Vatan Ana", "Yaman Bir Türk Akıncısı", "Alperen", "Millî Hâfıza", "Millî Vicdan", Vakıf Ana", "İstanbul Hanımefendisi", "Son Osmanlı" gibi sıfatlar, Sâmiha AYVERDİ’nin hayatını özetler niteliktedir. Hayatı, eserleri ve geride bıraktıkları düşünüldüğünde, yaşadığı gibi Rahmet-i Rahmana kavuşan ve şu an ukbada ışıl ışıl gözleri ile bizi izleyen mesut bir çehredir O. 1905 yılının 25 Kasım’ında Kadir Gecesi dünyaya gelen Sâmiha AYVERDİ, Mehmet AKİF’in “Belki yarından da yakın” diyerek müjdelediği, Hakk’ın vaat ettiği günlere ulaşma çabasıyla geçirdiği ömrünü tamamlayarak, 22 Mart 1993’te yine bir Ramazan Gününde sonsuzluğa göçmüştür. Vefatının 20.yılında Sâmiha AYVERDİ’yi, rahmet, şükran ve duâlarla yâd ediyorum. Selam ile, 15.03.2013 Hüseyin HATIL

İrfan ELBİR

Bu sıcacık ocağı keşfettiğim için çok sevinçliyim.. Neden bugüne kadar ulaşmakta zorluk çektiğim için de ayrıca çok üzüntütüyüm. Yitirmiş olduğum duygularımla, yaşamaya çalıştığım düşüncelerimin bir harmanı gibi.. Sevdiğine kavuşanların duyduğu garip bir hüzün içerisindeyim.. Sanki hepinizi bir yerlerden tanıyor, hatırlıyor gibiyim. Ama konuşmaktan utanır ve sıkılır bir durumdayım gibi.. \"Niye bugüne kadar aramadınız, sormadınız\" diyeceksiniz gibi..Ne güzelsiniz, ne muhteşemsiniz.. Cenab-ı Hak yar ve yardımcınız olsun..

Ali KORKMAZ

ADNAN HOCAM,SİZİN GİBİ DEĞERLİ KALEM VE KELAM ERBABI İNSANLARIN, BİZLERİ ZİYADESİYLE MEMNUN EDEN YAZILARINI VE ÇALIŞMALIRINI YAYINLADIĞI SİTENİZİ MERAKLA VE İLGİYLE TAKİB EDİYORUM.BÜYÜK BİR EKSİKLİK OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ KALEMİN SİZİN GİBİ MÂHİR ELLERDE NELER ORTAYA KOYABİLECEĞİNİ GÖRMEK BİZİM İÇİN ÖVÜNÇ KAYNAĞI.ALLAH YÂR VE YARDIMCIMIZ OLSUN.SELAM VE DÛA İLE...

şükrü özmen

Kaldırımlar (Üstad Necip Fazıl Kısakürekin Kaldırımlar şiirine acizane bir nazire denemesi) 'Sen olmasan üstadım kaldırımlar taş idi sen olmasan kafamız fikirsiz bir baş idi' Zihnimde zincirine bakla eklerken zaman varlık mesaisinin duraksız yolcusuyum kızıl bir gölge ile karıştığında duman kendi öz heykelimin çolak yontucusuyum kaldırımlarda ince çok ince bir sihirdir eşyanın aydınlıkta gölgeme kattığı renk renkten azad edilmiş köhne bir müntehirdir soğuk alnıma konan hayat isimli benek terkedip evi yurdu koynunda soluduğum kaldırımlar yar kokan bir eşsiz buhurdanlık aşkın haritasını taşlarında bulduğum bir loşluk bir aydınlık kesitsiz alışkanlık geceler boyu gezip kalbine basa basa beynimden irinleri döktüm büyük sinene üstünde ne can ne mal ne de bir başka tasa safi iman ve secde o göklerden inene zaman deli gömleğim mekan vardır sandığım sonsuzu düşlememe engel değil gölgeler saat ve de harita kanmak için kandığım kaldırımlar mekandan kurtarılmış bölgeler sıvazlasın sırtımı ölüm ben bir cesedim içimde ölmemeye dair büyük direniş boynuma güller sapla hayat bulsun mesedim ey ruhumu taşlarla okşayan sonsuz diriliş Şükrü Özmen

nuri çayır

sizleri müthiş tebrik ederim. kelimelerin mana kazandığı gizli cevher kaynağına erişen nadide insanlardan birisi olduğumu sayenizde müşahade etme imkanına kavuşmanın sevincini yaşamaktayım. ruhumun ve düşüncelerimin hissiyatının hayat bulduğu fikir,düşünce,aksiyon v.s ile cuş-a çuş-um. saolun varolun. fikir yolumuza öncü bir ışık olmanızdan dolayı şükranlarımı arz ederim...

Rasim Memiş

Küçükken, Sezgin Burak’ın Ölümsüz eseri Tarkan' ı çok severdim. 3. hamur kağıda basılı o dergileri okurken bir başka haz alırdım. Şimdi ise 1. hamur kağıda basılmış yeni dergileri okumak içimden gelmiyor. Bu siteyi gördüğüm de, ilk aklıma gelen eski bir sahaf dükkanı gibi olmuş site demiştim. Çok çok beğendim. Zaten Adnan abinin zevki üzerine bana söz söylemek düşmez.Adnan abi eline sağlık...

İbrahim Ergüvenç

Muhteşem bir sayfa. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Tiryakisi olmak yetmiyor. Sayfanın yazılımında yapılabilecek küçük bir değişiklikle geniş kitlelere de ulaşılmasının önü açılmalı. Paylaşım sitelerinde sadece sayfanın adresinin paylaşılması ve içerikle alakalı direk paylaşımlara izin verilememesi tek olumsuzluk. Bunun nazar-ı dikkate alınacağını umuyor, çalışmalarda başarıların devamını diliyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Amin...

Özmen\'in Ülküdaşı

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Ülkücüleri olarak Ülkücü hareketin misyonunu yeniden kazanması, eski günlere yeniden dönebilmesi, sokaklarda dik yürüyebilmesi, yeni Arvasiler yeni Güngörler yeni Kısakürekler Serdengeçliler yetiştirebilmesi için sorumluların Hareketin önderlerinin birleşmesini istiyoruz.

Alperen

Ne zamandır Ülkücü duruşu olan neşriyatın olmamasına üzülüyordum. Kaliteli bir TV kanalı veya gazetemiz yok, bari internet sitesi olsa diyordum. Böyle bir sayfanın açılması beni çok mutlu etti. İnşallah kesintiye uğramaz ve hak ettiği değeri kazanır. Adnan İslamoğulları'nın şahsında emeği geçen herkese teşekkürler... Allah razı olsun. Dirilecek Bozkurtlar...

Alimerdan

\'Benim\' diyen hiç bir köşe yazarı sevgili Adnan Abi\'min eline su dökemez. Kırkambar\'ın içine düştüm çıkamıyorum haftalardır, döne döne okuyorum.. Bilhassa, daha önce okumadığım Arşiv Yazıları müthiş. Hünerleri ise parmak sayısını geçiyor vallahi; ayak parmaklarını da eklesek az gelir türden... En çok da heccav yönünü sevdim...

ismail karabıdak

buram buram edebiyat ve sanat kokan güzel bir site olmuş, elinize sağlık,başarılarnızın devamını temenni ediyorum.

Metin Bozdemir

"Derd-i dili açma sakın herkese, Derde deva, derdi çekenden gelir" buyurmuş ya şair. Derdimizle dertlenenlerin ocağı; "ne ararsak bulduğumuz"KIRKAMBAR'da, "derdimize deva"yı da bulamıyorsak, "ballar balını buldum, kovanım yağma olsun" misali gönül adamlarının tevazusundan değil, belki kendi eksikliğimizdendir. Belki derdimizin devası; "Derman aradım derdime, derdim bana derman" imiş" misali dertlenmektir ki; "Ben’in diktasından kurtulmak kırkambar, severek zenginleşmek, çoğalmak, başkası için endişelenmek, kırkambar, “ben” zindanımızın kapısını ışığa aralamaktır" ilamı, "her dem yeni dağarız, bizden kim usanası"nın "ete, kemiğe bürünmesi" adeta... "Şimdi yeni şeyler söyleyenler", gözümüz ambarınızda... Ambarlarınız bereketli olsun.

yadigar kahraman

Savulun iyiler!! , biz geliyoruz; yani kötüler... Yıllardır, ben diyeyim 15 yıldır siz deyin 30 yıldır hep iylerin yanında yer alıyoruz. İskeletor’un karşısında himen’in, kötü doktorun karşısında Spaydırmen’in, Joker’in karşısında Betmen’in, olayların arka perdesini hemen kavrayamayıp hemen gaza gelen kızılderililerin karşısında zagor’un, tommiks’in, zırt pırt uzaydan Amerika üzerinden dünyaya saldırıp, istila eden uzaylılara karşı iyilerin yanında olduk hep. Ve hep biz yendik. Kurtulmalar genel de Temmuz’un 4’ünü bulsa da cafcaflı kutlama törenlerini büyük bir gururla seyrederken Amerikan bayraklarının hakkını da hep teslim ettik. Çünkü hep mazlum, mağdur, hep kendi kendine bir hayat yaşarken, herşey yolunda iken saldırıyorlardı kahrolasıcalar. Ama kahramanlarımız her seferinde kötülerin hakkından gelmesini bilmişlerdir. Biricik torunun, devlet-i aliyeyi Osmaniye’nin, adı bilinmeyen nice akıncıların, mangal yürekli yeniçerilerin, yusufiyelilerin, afganların, ıraklıların, çeçenlerin, afrikalıların, boşnakların ve dahi iskeletorun hepsinin ama hepsinin intikamı kağıt üzerinde ve beyaz perdede bir bir alınacaktır inşallah. Es-Selamu Aleyküm Ve Rahmetullah, Es-Selamu Aleyküm... Yadigar KAHRAMAN

ali osman kurtcu

Bu türlü bir kaliteye ihtiyaç vardı. Bu ihtiyacacevap verdiğiniz için teşekkür ederiz. Suat Abimiz, Servet Başkanımız ve diğer yazar arkadaşlarımız da ayrı bir rayiha katmış siteye, harikulade olmuş ellerinize sağlık

Mekan Söyünov

hayat bazen sevmek,bazen sevilmektir... bazen ağlamak,bazen gülmektir... bazen üzülmek,bazen de sevinmek bazen haykırmak,bazen de özgür olmaktır... ...HER HALÜKARDA YAŞAMAYI BİLMEKTİR... ( MERYEM ÇELEBİNİN KALEMİNDEN)

Gökçer ÖĞÜNÇ

Fikir ve edebiyatın derinliğine doğru mücerret fikri temsil noktasında hakkını fazlasıyla verebilecek bir yapıt olmuş Kırkambar.Başta Adnan abi olmak üzere tüm emeği geçen dostlara teşekkürü borç biliriz.ABC kültüründen öteye gidemeyen yeni fikir ve düşünce(!) yapıtlarına kutup yıldızı olur işallah.

Murat Göze

" İnsanın kendi evi gibisi yok" demiş Adnan ağabeyim, Adnan abiye misafir olmak gibisi yok diyorum bende. Kargaşadan, yozlaşmadan uzak huzurlu ve onurlu bir mekan kitap rafları arasında misafirlere gülümseyen abide şahsiyetler, sizleri ziyaret etmek ne güzel, sizleri unutturmamaya ahdetmişlere misafir olmak ne güzel. Abi yatıya kalıyoruz, hatta mümkünsü artık buralıyız. Allah emeğinizi zayi etmesin...

irfan tetik

esselam.ey kalp ışığı,güneşi eksik olmayan güzel insanlar.. ambarımız insanlığa,islam alemine,milletimize hayırlı olsun. Allah gönlünüzün muradı versin, alem hoş olsun inşallah. dular da, aminler de sizleredir.. başarılar, yolunuz açık olsun. vesselam.

Hasan Baha ÇAYIR

Allah razı olsun. Bir an için 12 Eylül sonrası Bizim Ocak yeniden kurulmuş gibi o eski günlere döndüm. Yurtdışında derginin gelmesini 4 gözle bekler biraz geçikince yine mi kapandı diye üzülürdük. Dergi geldiği zaman bir farklı olur abonelerine dağıtırdık. Ne de olsa yurtdışındaydık o bakımdan biraz da paramız vardı Gücümüzün yettiği kadar abone sayısından fazla ısmarlar kalanıda gittiğimiz yerlerde unutmuş gibi bırakırdık. Gençtik, sevdalıydık, çalışkandık biraz da galiba.. Ellerinize sağlık, Allah yar ve yardımcınız olsaun http://hasbahca.net

Kenan Şahin

Elinize,gönlünüze sağlık çok güzel bir site olmuş,daim olur inşallah...

Samet Laçin

Dünyanın en güzel harflerinden en güzel heceler yapan, dünyanın en güzel hecelerinden en güzel kelimeler üreten, dünyanın en güzel kelimelerinden en güzel cümleler kuran; güzel adam Adnan İslamoğulları\'na güzelce selamlar.

Naci Doğan

Biraz yavaş ilerliyoruz.. Ramazan rehaveti diyelim mi?, aslında Ramazan bereketi çoook daha fazla olmalı değil miydi... Daha fazla aktivite ve daha fazla edebiyat bekliyorum.. 40ambar'da eksik kalmamalı ve ambar her zaman dolmalı ki biz tüketebilelim..

Ömer ASLAN

Cenab-ı Hak hayırlara vesile kılsın.

Ersin Yılancı

Tebrik ederim abi.. artık sık sık bu güzel yuvayı ziyaret ederiz..

Yusuf Özkan

Tebrik ederim, inşallah vasfını da safını koruyarak devam eder.

Ahmet Sait Atalay

Adam kıtlığında dostlukların davaların satıldığı günümüzde , adam gibi adamlar içinde bir zerrecik olmaktan iftihar ederim .. esenlikler

KÜRŞAT BACANLI

1980 EYLÜL SONRASI ÜLKÜCÜLERİN BÜYÜK BİR KISMI CEZAEVİNDE ;DIŞARDA KALANLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU FARKLI SİYASİ OLUŞUMLAR İÇİNDE İKEN BAŞBUĞUMUZUN YANINDA O ZAMANLAR EN BÜYÜĞÜ 30 YAŞLARINDA AMA BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU LİSE ÖĞRENCİSİ VEYA EVİNDEN ÜNİVERSİTE TAHSİLİ İÇİN ÇIKMIŞ GENÇLERDEN OLUŞAN BAŞBUĞUMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞİN İNANDIĞI,GÜVENDİĞİ YENİDEN YOLA ÇIKTIĞI AHLAKİ EĞİTİMİNİ AİLESİNDEN VEYA TEŞKİLATINDAN ALMIŞ EN AZINDAN HADDİNİ VE SINIRLARINI BİLEN DÖNEMSEL OLARAK BU GÜN DOKSANLILAR OLARAK NİTELENDİRLİLEBİLECEK SAMİMİ VE NEFSİ BEKLENTİLERİ ÜLKESİ VE VATANI VE MİLLETİ İLE SINIRLI BİR GENÇLİKTEN BAŞKA KİM VARDI; ÇATI BİZİM OCAK ÇATISI İDİ; ABİLERİNİ ,KARDEŞLERİNİ HATTA VE HATTA SOSYAL HAYATLARINI BUGÜN BİLE TEŞKİL EDEN ÜLKÜDAŞLARINI BU ÇATI ALTINDA BULMUŞLARDI VE BU DÖNEMDE İKDİDAR OLMAK HAYAL BİLE EDİLMİYOR İKEN ÜLKÜCÜ HAREKETİN FETRET DÖNEMİ SAYILABİLECEK BİR ZAMAN DİLİMİNDE NASIL VE NEDEN BİR ARADA OLMAYI ŞEÇMİŞ BİR GENÇLİKTİ, ARALARINDAKİ GÜVEN VE SAMİMİYET BU KADAR KISA ZAMANDA NASIL TESİS EDİLMİŞTİ........ HİÇ BİR İKBAL BEKLENTİSİ OLMAYAN O GENÇLİK BU GÜN NERDEDİR NE YAPAR İHTİYACI İLE ORTAYA ÇIKAN B.Ü.H OLUŞUMU SONUÇLARI İTİBARİ İLE BİR ARADA OLMAK EN AZINDAN KİM NEREDE NE YAPIYOR VE KUCAKLAŞMAK İÇİN YILLAR SONRA BİR FIRSAT OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTI ,ARTIK GÖRÜŞMESELER BİLE BU ESKİ DOSTLARIN TELEFON VE ADRESLERİ BİRBİRLERİNDE MEVCUT HALE GELMİŞTİ...Kİ AYLIK YAPILAN TOPLANTILARIN TOPLAM SAYISI 17 Yİ BULMUŞTU.... BU TOPLANTILARIN SONA ERMESİ NETİCESİNDE DERTLERİNİ ŞEVİNÇLERİNİ PAYLAŞMAK İSTEYENLERİN HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN BİR ARADA OLMA İSTEKLERİNİN KAÇINILMAZ SONUCU OLARAK HER CUMARTESİ GÜNÜ MHP GENEL MERKEZİNİN - 2 KATINDA KÜÇÜK SAYILARLA BİR ARAYA GELİNMEYE BAŞLANDI SAMİMİYET VE GÜVEN DUYGUSUNUN EN ÜST SINIRLARINDA GEZEN ÜLKÜCÜLER YİNE KUÇAKLAŞIYOR YİNE SOHBET EDİYORDU... BU BULUŞMALARI DUYAN İÇİNDE HASSASİYETLERİNİ HÜCRELERİNE KADAR HİSSEDEN HER ÜLKÜDAŞIMIZ BU TOPLANTILARA KATILMAK İSTİYOR, KATILIYOR AKLINA TAKILANLARI SORUYOR ÖĞRENİYOR SİGARASINI, BİSKÜVİSİNİ YİNE PAYLAŞIYORDU BU ÖRNEK DURUM İSE DIŞIMIZDA İMRENİLEREK İZLENİYOR ÜLKÜCÜ HAREKETİN GELECEĞİ NOKTASINDA DOSLARINA GÜVEN DÜŞMANLARINA ENDİŞE VERECEK BOYUTLARA ULAŞMIŞTI... ARTIK DÖNEMLERİ İTİBARİ İLE DOKSANLILAR OLARAK ANILMAYA BAŞLAMIŞLARDI. AMA ONLAR BİZİM OCAKLI,MÇP Lİ,ÜLKÜ OCAKLI,80 Lİ,90'LI VELHASIL KELAM BAŞBUĞUMUZ ALPASLAN TÜRKEŞİN İNANDIĞI VE GÜVENDİĞİ ÜLKÜCÜLERDİR .

Ali Rıza

"Kelimelerin Serdârı" diyorum Adnan İslamoğulları'na; Süleyman Nazif'in ölümü üzerine Ahmet Haşim: "Süleyman Nazif kelimelrin serdârı idi. Kelimeler şimdi onsuz başıboş bir sürüdür." diye yazmıştı. Ömrünüz uzun olsun; söylemediğiniz söz,kullanmadığınız kelime,kurmadığınız cümle kalmamacasına uzun olsun Adnan Bey...Azîz Türkçe'miz adına, ne kadar teşekkür etsem azdır.

Muhlis Özturhan

Sana da yakışan buydu.Hayırlı olsun aziz kardeşim.

Muhalif

Çölde vaha olmayı sürdürüyorsunuz yine abi. Çöller tükenmez de sizin gibilerden sonra vaha bulamayacağız diye korkarım. Ömrünüz uzun, yeni sayfanız hayırlı olsun...

Resul Çakır

Anlaşılıyor ki kervan yeniden yola çıkmış.. Ülkücü Hareketin, 12 Eylül sonrasında mahduriyetler ve mahkumiyetler yaşadığı o zor dönemlerde de siz sahneye fırlamış, yalınkılıç mücadele vermiştiniz.. Bilen bilir! Ülke zor durumda, ülkücü hareket daha da zor durumda.. Sanıryorum 40 Ambar'ın varoluş sebebi de burada yatmakta.. İsmi ile, içeriği ile, kadrosu ile ve daha da mühimi samimiyeti ile 40 Ambar, şimdiden biz takipçilerinizde tarifi imkansız bir heyecan başlatmıştır.. Emeğinize, yüreğinize ve bir de bedeninize bin sağlık.. Hayır olsun, bahtı açık olsun! Selam ve dua ile mahsus saygılarımla.. İzmir / Bornova..

Naci Doğan

GERÇEKTEN TEBRİKLER, HAYIRLI OLSUN, DEVAMLI OLSUN.. SAYFA AÇILIR AÇILMAZ İNSANIN İÇİNİ ÖZLEM DOLU BURUK BİR MUTLULUK KAPLIYOR.. DUVARDAKİ ÇALAR SAAT BİLE TEK BAŞINA BU DUYGUYU OLUŞTURMAYA YETİYOR.. LÜTFEN BURAYI TERK ETMEYİN VE LÜTFEN YAZIN, MİSAFİR YAZARLARI DA KENDİ KALİTENİZDE TUTMAYI BAŞARIRSANIZ, PROBLEM YOK.. HAYIRLAR TEMENNİ EDERİM..

Fahri BOZGEYİK

Sitenin giriş sayfasına "iftardan sonra giriniz diye uyarı konulması lazım.. Yoksa, huzur veren görselliği ile sitede dolaşırken, buram buram ülkü kokan, dava kokan, samimiyet kokan yazılar okurken, efkarlanıp bir cigara yakabilirsiniz!.. Arşivdeki yazılar iftardan sonra sahura kadar okunmayı bekliyor... Vaktin ayarlayıp dem tutan bir çay misali... Adnan ağabeyime, ülkücü hareketin geleceğine yön vereceğine inandığım bu siteyi bizlerl buluşturduğu için teşekkür ediyorum. Surda gedik açan "Bizim Ocak" lılara selam olsun...

ALPEREN SÖZLÜK

Sevgili Adnan abi, Site süper ötesi olmuş. Ruhu okşayıcı, gözleri yormuyo ve tasarımı gibi içeriği de konuşuyor. Çok mutlu oldum böyle güzel bir siteniz olduğuna. Artık daha çok faideleneceğiz burdan. Sizin gibi değerli diğer Ülkücü abilerimizin de burda yazacak olması bizi çok sevindirdi. ALLAH yolunuzu açık etsin, her daim takipteyiz. www.alperensozluk.com adına EMİR MİRZA KURT

ibrahim buyuk

hayirli olsun hersey gönlünüzce olsun.

ali akgün

çizginizi evveldir beğenir takip ederim, bu hayırlı bir davranıştır, Allah bizleri doğrunun ardından, lisede kurduğumuz hayallerin peşinden ayırmasın. bir göz ısıtılamayan odalarda demli çaylar eşliğinde tüten tekel 2000'lerin dumanında kurduğumuz tüm hayallari, grozni'de çeçen çocukları kucağımıza almayı, alija'nın mezarında geç kaldığımız için özür dileyip ağlamayı, kerkük'te sahuru yapıp kaşgar'da iftarı açmayı (uçakla gideceğimiz için az oruç tutmuş oluyoruz hem - bkz.ocakta yaşamı öğrenmek) ve bizi bekleyenlere enver paşa'nın selamını ulaştırmayı nasip etsin Allah.

Murat Yılmaz

İnsanın evi gibisi yok. :))

Hamza Yılmaz

Ambarınız, Ocağınız hayılı olsun. Sizleri az çok tanıyorum, niyetinizin halis olduğuna inanıyorum. En azından siyasi vitrindekilerden ve medyadaki kimi üstadlardan kat kat değerli ve yiğit Ülkücülersiniz. Belki sizin kuracağınız çatı bize olmasada gelecek nesillere bir ocak olur. Cesaret ve gayretinize teşekkür ediyorum. Bizimde ucundan tutmamız gereken bir şey olursa omuz veririz inşallah. Gerçi omuzlarda nasır bağladı ya, mukaddes yüke her zaman eyvallah. Hamza Yılmaz Berlin

Ercument Yahnici

Suat Agabey, Bizim Ocak günlerini yazmaya baslamissin. Faydasi olur diye dusundum. Sevgili dostum Ali Kinik'in kaleminden o günleri anlatan bir yazi.. “OCAK”LI ÖYKÜMÜZ Hani,yangınların ortasındaydık... Hani,her şehirde üç-beş cevval,aleme restini çekmiş, deli-dolu yiğit... Hani,kimsesizdik,sahipsiz...Ağabeylerimiz mahpusta, dışarıdakiler duldada... Ocağımız bir göz soğuk oda...Manavlardan kasa isteyip arkadaşlarımızı ısıtmak istediğimiz o sefil,o onurlu günlerimiz... Hani,birer parça kuru ekmekle karnımızı doyurup şükrettiğimiz hesapsız geçmişimiz... Sırtımızı birbirimize dayayarak girdiğimiz kavgalarımız... "Ocağımız,evimizdir" diyerek evlerimizden kaçıp ocakta sabahladığımız, bir bardak çaya ve birkaç "arkadaş"a feda ettiğimiz "dışarıdaki dünya"... "İşte buradaki üç-beş kişi bile olsak,esir Türkleri kurtaracağız, Turan'ı kuracağız" diye ettiğimiz yeminlerimiz... Hani,daha sonra protokollerde görmeye başladığımız, oysa her gittiğimizde, "Ülkücülük diye birşey mi kaldı?Üç-beş tane toy genç, takılmışsınız Türkeş'in peşine...Bu memleketi siz mi kurtaracaksınız? Bu hareket misyonunu tamamlamıştır." diyen sözde "büyüklerimiz"e kahredişimiz... Hani,karlı bir kış gecesi, Malatya'da, Doğanşehirli yetim Mehmet'le "komünist" mahallesine gidip,bağıra bağıra söylediğimiz "Çırpınırdı Karadeniz" marşımız... Hani,sokakta,çay ocağında,elinde ülkücülükle ilgili bir kitap olan birini gördüğümüzde,öz kardeşimizi görmüş gibi olup, gidip tanışıp,boynuna sarılışımız... Birbirimizin eksiğini kapatmaya,ayıbını örtmeye çalıştığımız fitnesiz günlerimiz... En çok dergiyi kim satacak diye yarıştığımız,sokaklara döküldüğümüz dirençli yıllarımız... Ocağımızda "Yunus", sokakta "Yavuz" olduğumuz o sevgimiz,o kavgalarımız... Sonra,birer-birer dağılışımız... Herbirimiz başka bir şehre,her birimiz başka bir öyküye... Hepimizin yüreğinde "ilkocağımız"ın tadı... Kocaman binalarda bile,o soğuk bir göz odanın özlemi... Yediğimiz her güzel yemekte,o domates,peynir, ekmekteki tadı arayışımız... "Çirkin gerçekler"le her karşılaştığımızda, "rüyalardan uyanmasaydık" diye inleyişimiz... Belki bin kere kafamızı çarptığımız hayatın mermer duvarları... Sarsılışımız, devrilişimiz...Ve her seferinde yeniden,yeniden, yeniden doğruluşumuz... Hayatı, işte şimdi, işte burada kesip atsak,o rüyaya tekrar dönebilir miyiz reis? Herşeyimizi bırakıp dönsek,o bir göz odayı yerinde bulabilir miyiz? Şu anlamsız telaşı, şu gereksiz "yük"ü, bir gömlek gibi sırtımızdan çıkarıp atabilir miyiz? Bu "gerçek"ten uyanabilir miyiz reis,uyanabilir miyiz? Kulağımda eskiden kalma bir ses... Kalk ayağa reis!... "Yastığımız mezar taşı Yorganımız kar olsun Biz bu yoldan dönersek Namus bize ar olsun" ALİ KINIK

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS